Ketojenik diyet; karbonhidrat içeriğinin gereğinden az, protein yeterli miktarda olup yağ içeriği ise gereğinden fazla olan diyetlere denir. Bir diğer anlamda da karbonhidrat miktarının az olması sebebiyle bir süre sonra kanda keton cisimciklerinin artışın neden olan diyettir. Bu diyette amaç, yağ asitlerinin karaciğer tarafından eksik oksidasyonu ve keton cisimciklerinin kan veya idrarda toplanmasını sağlamaktır. Bu diyet ilk kez 1921 yılında Russel Wilder tarafından epilepsiyi tedavi etmek için uygulanmaya başlanmıştır.
Ketojenik oran, diyet içeriğindeki yağın, protein ve karbonhidrat toplamına oranı olarak hesaplanmaktadır. Klasik ketojenik diyet 4:1’lik bir makro besin oranından oluşur. Yaş, protein gereksinimi, bireysel tolere edilebilirlik, ketozis seviyesine bağlı olarak 3:1, 2:1 ya da 1:1 gibi daha düşük oranlar kullanılabilir.
Ketojenik diyet, içerdiği yüksek yağ nedeniyle tolere edilebilirliği zor olan bir diyet olduğundan dolayı tolere edilebilirliği ve lezzeti arttırmak için orta zincirli trigliserit (MCT) diyeti, modifiye Atkins diyeti ve düşük glisemik indeks tedavisi geliştirilmiştir. MCT diyetinde günlük yağlardan gelen enerji gereksiniminin %30-60’ı orta zincirli, %11-45’i uzun zincirli yağ asitlerinden sağlanmaktadır. Diyet enerjisinin %10’u proteinler ve %15-19’u karbonhidratlar ile karşılanmaktadır. 2003 yılında kullanılmaya başlanan modifiye Atkins diyetinde 1-2:1 ketojenik oranı kullanılırken, karbonhidratlar 10-20 g/güne kadar kısıtlanmıştır. Düşük glisemik indeks tedavisinde, glisemik indeksi 50’nin altında olan 40-60 g/gün karbonhidrata izin verilmektedir. Bu diyetle günlük enerjinin %60’ı yağlardan ve %20-30’u proteinlerden sağlanmaktadır.
Ketojenik diyet nasıl uygulanır?
Ketojenik diyet uzman diyetisyenin gözetiminde ve gerekli ön değerlendirmeler yapıldıktan sonra yapılmalıdır. İnternet üzerindeki diyet listeleri herkes için uygun değildir. Ketojenik diyette yağ temelli beslenme ön plandadır ve kan yağları yüksek kişilere uygun bir diyet türü değildir.
Ketojenik diyet yapmak için yapılacak ilk şey karbonhidrat alımını azaltmak ve yağ tüketimini artırmaktır. Hangi besinlerin tüketileceği hangi besinlerden uzak durulacağının daha kolay takip edilmesi için ketojenik diyet listesi hazırlanabilir.
Ketojenik Diyette Uzak Durulması Gereken Besinler
Karbonhidrat içeriği yüksek olan gıdaların tüketilmemesi gerekir. Bu gıdalar:
➢ Şekerli Gıdalar: Kola, dondurma, pasta, şeker, meyve suyu vb.
➢ Unlu ve Nişastalı Besinler: Makarna, pirinç unlu mamüller vb.
➢ Meyveler: Küçük porsiyon çilek, dut, böğürtlen vb. hariç tüm meyveler
➢ Baklagiller: Bezelye, mercimek, fasulye vb.
➢ Kök Sebzeler: Patates, havuç vb.
➢ Bazı Çeşni ve Soslar: Barbekü sos, ketçap, ballı hardallı sos vb.
➢ Sağlıksız Yağlar: İşlem görmüş sıvı yağlar, mayonez içerisindeki yağ vb.
➢ Alkol: Bira, şarap, likör, kokteyller
➢ Şekersiz Diyet (Light) Ürünleri: Tatlandırıcı kullanılarak hazırlanmış içecekler, tatlılar vb. olarak sayılabilir.
Ketojenik diyetinde tüketilebilecek gıdalar:
➢ Et: Kırmızı et, tavuk eti, hindi eti vb.
➢ Yağlı Balık: Somon, orkinos, alabalık vb.
➢ Yumurta
➢ Peynir: Cheddar, keçi peyniri, mozarella gibi işlem görmemiş peynirler
➢ Tereyağı
➢ Sağlıklı Yağlar: Zeytinyağı, Hindistan cevizi yağı, avakado yağı vb.
➢ Düşük Oranda Karbonhidrat İçeren Sebzeler: Yeşil yapraklı sebzeler, domates, soğan, biber vb.
➢ Bazı Çeşniler: Tuz, karabiber, baharatlar
➢ Kuruyemişler: Badem, ceviz, kabak çekirdeği, chia tohumu ,vb. olarak sayılabilir.
Ketojenik diyet yemekleri hazırlanırken bu listede yer alan besinler kullanılabilir. Damak tadına uygun gıdalar seçilerek sağlıklı öğünler hazırlanabilir. Ketojenik diyet kahvaltı öğününde yumurta, yoğurt, peynir gibi besinler tüketilebilir. Akşam öğünü için de fırında tavuk ve kabak iyi bir seçenek olabilir.
Ketojenik diyet ara öğün için pek sağlıklı alternatif vardır.
Ara öğünde tüketilebilecek atıştırmalıklar:
➢Zeytin
➢ %90 kakao içeren bitter çikolata
➢ Tam yağlı yoğurt
➢ Küçük porsiyon çilek
➢ Bir avuç kuruyemiş şeklinde sayılabilir.
Ketojenik diyet kimlere uygulanabilir?
Ketojenik beslenme diyeti; erişkin epilepsili bireylerde önerilmemektedir. İlaca dirençli epilepsisi olan çocuklarda ek tedavi olarak ketojenik diyet önerilebilir.
Ketojenik beslenmede diyet her çocuğun günlük enerji, protein ve sıvı gereksinmesini karşılayacak şekilde çocuğun yaşı, boyu ve kilosuna uygun olarak hazırlanır. İki veya üç ilaca yanıtsız olan epilepsiler İDE olarak tanımlanmaktadır. İDE’de çıkarılabilecek epileptik odak varsa epilepsi cerrahisi en iyi tedavidir, ancak böyle bir şansı olmayan çocuklar için Ketojenik diyet en iyi tedavi seçeneği olabilir.
Ketojenik diyeti kimlere uygulayamaz?
➢ Tip 1 diyabet hastaları, keton parçacıklarının vücutta birikmesiyle kanda ketoasidosiz denen son derece zararlı ve ölümcül bir asitlenme durumu oluşabilir.
➢ Hamile ve emziren anneler, protein ihtiyaçlarının diğer insanlara göre daha fazla olması nedeniyle.
➢ Safra kesesi alınmış olanlar veya safra kesesi rahatsızlıkları olanlar, yağı hazmetmeleri zor olduğu için.
➢ 15 yaşın altındaki çocuklar, protein ihtiyaçları her yaşta farklı olduğundan dolayı.
➢ Nadir tür metabolik hastalığı olanlar, normal yağ metabolizmasına etki eden türler için geçerli.
➢ Yeme bozukluğu olan hastalar, bu diyeti doğru şekilde yapamayabilecekleri için.
➢ Vücut kitle indeksi çok düşük olanlar, yağ kaybetmeye devam edebileceği ihtimaline karşı.
➢ Bariyatrik mide ameliyatı geçirmiş olanlar, yağları absorbe etmeleri daha zor olduğu için.
➢ Böbrek taşı geliştirmeye meyilli olanlar, potasyum ve sıvı alımına dikkat edilmediği durumda taş gelişebileceği için ketojenik diyetten kaçınmalıdırlar.
Ketojenik diyetin faydaları nelerdir?
Ketojenik diyet kilo vermede, az yağ alımını hedefleyen diyetler kadar etkidir. Bunun yanı sıra ketojenik diyette tüketilen yüksek oranda yağ ve protein sayesinde kişide tokluk hissi oluşur. Diğer diyetlere nazaran daha az açlık hissine neden olur ve kalori takibi yapmaya gerek olmaksızın kilo vermeyi sağlar.
Ketojenik diyet; tip 2 diyabet hastalığının gelişimini önler. Vücuttaki fazla yağlar; prediyabet (gizli şeker), Tip 2 diyabet, metabolik sendrom gibi rahatsızlıkların gelişmesine neden olur. Keto diyeti, vücuttaki fazla yağların yakılmasını, kan şekeri değerlerinin düşmesini ve insülin duyarlılığının artmasını sağlar. Bu sayede diyabet ve benzeri hastalıklar açısından koruyucudur. Ketojenik diyet; diyabeti önlemenin yanı sıra diyabet tanısı almış, yüksek kan şekeri problemi yaşayan kişilerin sağlığına da olumlu katkıda bulunur. Keto diyeti uygulayan diyabet hastaları, uzun süreli kan şekeri kontrolünde başarılı sonuçlar elde edebilir. Bu hastalarda, kan şekerinin son üç aylık ortalama değerine bakmayı sağlayan HbA1c testi sonuçları hedeflendiği gibi düşük çıkar. Ayrıca keto diyetinin kilo verdirici etkisi de diyabet hastalarının genel sağlığına pozitif etki eder.
Ketojenik diyet; kilo verme, diyabet, metabolik sendrom dışındaki bazı hastalıklarda da iyileşmeye yardımcı olabilir. Bu hastalıklar:
Kalp Hastalıkları: Keto diyeti kalp hastalıkları için risk faktörü oluşturan vücut yağ oranı, kolesterol düzeyleri, yüksek kan basıncı ve artmış kan şekeri gibi parametrelerde iyileşme sağlar.
Kanser: Keto diyetinin tümör gelişimini yavaşlattığına dair çalışmalar vardır.
Alzheimer Hastalığı: Bu diyet, Alzheimer hastalığının ilerleyişini yavaşlatmaya ve hastalık semptomlarını hafifletmeye yardımcı olur.
Epilepsi: Keto diyeti çocuklarda epileptik nöbet görülme sıklığında önemli bir azalma sağlar.
Parkinson Hastalığı: Diyetin Parkinson hastalığı belirtilerinde azalma sağladığını gösteren çalışmalar mevcuttur.
Polikistik over sendromunda insülin düzeyleri yükselir ve vücutta insülin direnci gelişebilir. Keto diyeti, insülin seviyelerini düşürerek PCOS hastalarına fayda sağlayabilir.
Ketojenik diyetin riskleri nelerdir?
Ketojenik diyetin olumsuz yan etkileri kısa ve uzun süreli olarak sınıflandırılabilir. En yaygın ve nispeten kısa süreli yan etkileri yorgunluk, baş ağrısı, baş dönmesi, uykusuzluk, bulantı, kusma, kabızlık, letarji, asidoz ve hipoglisemi gibi belirtileri içermektedir. Yan etkileri azaltmak için keto diyetine başlamadan önce birkaç hafta karbonhidrat alımı kademeli olarak azaltılabilir. Bu sayede vücut yağ yakmaya alışmış olur. Ketojenik diyete başlandığında daha az yan etki ile karşılaşılır. Uzun süreli yan etkileri arasında ise dislipidemi, artmış trigliserit seviyeleri, şiddetli hepatik steatoz, hipoproteinemi, vitamin ve mineral eksiklikleri, redoks dengesizliği, kardiyomiyopati ve nefrolitiazis yer almaktadır. Bu nedenle uzun süreli ketojenik diyet mutlaka bir diyetisyen kontrolünde yapılmalıdır. Ketojenik diyetlerin uzun süreli etkinliği, güvenliği ve sağlık faydaları sınırlı literatür nedeniyle iyi bilinmemekle birlikte ketojenik diyetlere uyum zayıf görünmektedir